Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Gazze’de “derhal insani ateşkes” çağrısında bulunarak, “Gazze’nin sıkışıp kalmış nüfusun mezarlığı haline geldiğini” belirtti.
UNRWA Genel Komiseri Lazzarini, İsrail-Filistin çatışması sürerken Gazze’deki insani duruma ilişkin İngiliz The Guardian’a “Gazze’de ateşkes olmazsa tarih hepimizi yargılayacak” başlıklı makale yazdı.
İki haftayı aşkın süredir Gazze’den dayanılmaz trajik görüntülerinin geldiğini belirten Lazzarini, “Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar öldürülüyor, hastaneler ve okullar bombalanıyor. Hiç kimse kurtulamıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Lazzarini, dünyanın en kalabalık noktalarından Gazze’de bütün mahallelerin dümdüz edildiğini kaydederek “İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), kuzeyi bombalarken Gazze’deki Filistinlileri şeridin güney kısmına geçmeleri konusunda uyarıyor, ancak saldırılar güneyde de devam ediyor. Gazze’de güvenli hiçbir yer yok.” ifadesini kullandı.
Gazze’de yaklaşık 600 bin kişinin, 150 okul ve diğer UNRWA binalarında barındığına, sınırlı temiz su, çok az gıda ve ilaçla sağlıksız koşullarda yaşadıklarına işaret eden Lazzarini, şunları kaydetti:
“Anneler çocuklarını nasıl temizleyeceklerini bilmiyor. Hamile kadınlar doğum sırasında komplikasyonlarla karşılaşmamak için dua ediyor çünkü hastanelerin onları kabul edecek kapasitesi yok. Bütün aileler artık binalarımızda yaşıyor çünkü gidecek başka yerleri yok. Ancak, tesislerimiz güvenli değil. Okullar ve depolar dahil 40 UNRWA binası saldırılar nedeniyle hasar gördü. İçlerinde barınan çok sayıda sivil, trajik şekilde hayatını kaybetti.”
“Gazze büyük bir açık hava hapishanesi”
Lazzarini, Gazze’nin, son 15 yıldır 365 kilometrekarelik bir alanda 2,2 milyon insanı boğan hava, deniz ve kara ablukasıyla “büyük bir açık hava hapishanesi” olarak tanımlandığına işaret ederek, “Gençlerin çoğu Gazze’den hiç ayrılmadı. Bugün bu hapishane savaş, kuşatma ve yoksunluk arasında sıkışıp kalmış nüfusun mezarlığı haline geliyor.” yorumunu yaptı.
Son birkaç gündür en üst düzeyde yürütülen yoğun müzakereler sonunda “çok sınırlı” insani yardım malzemesinin Gazze Şeridi’ne girmesine izin verildiğini anımsatan Lazzarini, şöyle devam etti:
“Bu gelişme memnuniyet verici olmakla birlikte, bu kamyonlar bu büyüklükteki bir insani durumun gerektirdiği yardım akışından ziyade bir damlama niteliğindedir. 20 kamyon gıda ve tıbbi malzeme, 2 milyondan fazla sivilin ihtiyaçları için okyanusta bir damla. Gazze’ye yakıt girişi ise kesin olarak engellenmiştir. Bu olmadan hiçbir insani müdahale yapılamayacak, yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaşamayacak, hastanelere elektrik verilemeyecek, su ve ekmek bulunamayacak. 7 Ekim’den önce Gazze’ye her gün yaklaşık 500 kamyon gıda ve diğer malzemeler geliyordu. Bunların arasında Gazze’deki arabaları, su arıtma tesislerini ve fırınları çalıştırmak için 45 kamyon yakıt da vardı. Bugün Gazze boğuluyor ve şu anda giren birkaç konvoy da sivil halkın, dünya tarafından terk edildikleri ve kurban edildikleri yönündeki duygularını yatıştırmayacak.”
“Nerede olurlarsa olsun siviller eşit şekilde korunmalı”
Lazzarini, Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik saldırılarını BM’nin en güçlü ifadelerle kınadığını hatırlatarak, “Ancak, hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bu, 1 milyon çocuk da dahil Gazze’deki sivil halka karşı işlenmeye devam eden suçları haklı çıkarmaz.” değerlendirmesinde bulundu.
BM Şartı ve taahhütlerinin, “ortak insanlığa bağlılığın göstergesi” olduğunun altını çizen Lazzarini, nerede olurlarsa olsun “sivillerin eşit şekilde korunması” gerektiğini vurguladı.
Lazzarini, “Gazze’deki siviller bu savaşı seçmedi. Zulümleri, daha fazla zulüm takip etmemeli. Savaş suçlarına verilecek yanıt daha fazla savaş suçu değildir. Uluslararası hukukun çerçevesi bu konuda çok net ve yerleşiktir.” ifadesini kullandı.
Bu ölümcül çıkmazın köklerine inmek, uygulanabilir barış, istikrar ve güvenlik ortamını mümkün kılabilecek siyasi seçenekler sunmak için samimi ve cesur çabaların gerekeceğini kaydeden Lazzarini, “O zamana kadar uluslararası insancıl hukuk kurallarına riayet edilmesini, sivillerin öldürülmemesini ve korunmasını sağlamalıyız.” değerlendirmesini yaptı.
Lazzarini, Gazze Şeridi’nde yakıt, ilaç, su ve gıdaya güvenli, sürekli ve sınırsız erişimin sağlanması için “derhal insani ateşkes ilan edilmesi” çağrısında bulundu.
“Bugün Gazze’deki gerçek şu ki, insanlıktan geriye pek bir şey kalmadı”
Lazzarini, BM’nin ikinci Genel Sekreteri Dag Hammarskjold’un, “BM, bizi cennete götürmek için değil, cehennemden kurtarmak için kuruldu.” sözünü hatırlatarak, “Bugün Gazze’deki gerçek şu ki, insanlıktan geriye pek bir şey kalmadı ve cehennem norm haline geliyor.” yorumunda bulundu.
UNRWA Genel Komiseri Lazzarini, “Gelecek nesiller, bu insanlık trajedisini sosyal medya ve haber kanalları üzerinden izlediğimizi bilecek. Bilmiyorduk diyemeyeceğiz. Tarih, dünyanın neden kararlı şekilde hareket etme ve yeryüzündeki bu cehennemi durdurma cesaretine sahip olmadığını soracak.” ifadelerini kullandı.
İsrail’in Gazze’ye saldırılarında son durum
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı başlattı.
İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırıya başladı.
Gazze’den düzenlenen saldırılarda 309’i asker 1400 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 İsraillinin yaralandığı aktarıldı.
Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 2 bin 913’ü çocuk ve 1709’u kadın, 397’si yaşlı olmak üzere 7 bin 28 kişiyi öldürdüğünü, 18 bin 484 kişiyi de yaraladığını duyurdu.
İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 100’ün üzerinde Filistinlinin öldüğü belirtildi.
Çatışma bölgelerinde, çoğu İsrail bombardımanında 25 gazeteci yaşamını yitirdi.
İsrail-Lübnan sınırında 8 Ekim’den bu yana İsrail ordusu ile Hizbullah arasında yaşanan çatışmalarda ise 45 Hizbullah üyesinin yanı sıra İslami Cihad Hareketi’nden 6, Hamas’tan 3, Hizbullah destekli Sünni Direniş Tugayı mensuplarından da 2 kişi öldü, biri gazeteci 4 sivil hayatını kaybetti.
Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 3 İsrail askeri ve bir İsrailli sivil yaşamını yitirdi.